Tarihi Paris‘in tarihiyle beraber seyreden, ülkenin coğrafi ve ruhsal anlamda da merkezi sayılan Notre Dame Katedrali Paris’i ziyaret eden turistlerin de en popüler uğrak noktalarından. Hatta rakamlarla da bahsetmem gerekirse yılda ortalama 13 milyon ziyaretçi buraya görmeye geliyor. Ki bu Eyfel Kulesi, Louvre Müzesi gibi simge yapıların bile ziyaretçi sayısından yüksek bir rakam.
Romanlara ilham olmuş katedral için “Tarih ve Sanatın Katedrali” demek de hiç yanlış olmaz. Ve eğer siz de yakınlarda Paris’e bir seyahat planlıyor, bu görkemli kiliseyi görmeden dönmek istemiyorsanız ihtiyaç duyabileceğiniz her şeyi bu yazıda toparlamak istedim.
Notre Dame, Paris’in simge yapılarından bir tanesi. Dilerseniz bu muhteşem katedrali rehberli turlar ile de gezebilirsiniz. Tur paketlerinizi Getyourguide üzerinden satın alabilirsiniz. Üstte katedral ile ilgili bazı popüler turların görselleri var. Turlar hakkında daha detaylı bilgileri Notre Dame Katedrali İle İlgili Popüler Turlar bölümünde okuyabilirsiniz.
Seine Nehri’ndeki küçük bi adada (île de la Cité) yer alan Notre Dame Katedrali devasa boyutları, Roma – Gotik stili karışımı mimarisi, görkemli süslemeleri, pencereleri ve vitrayları, sahip olduğu sanat eserleri ve 2000 yılı bulan tarihi ile Paris ziyaretinde görmeden dönmemeniz gereken yapılardan.
37 şapel, 75 dev sütundan oluşan 130 metre genişliğindeki katedral aynı anda 9 bin kişinin ibadet edebilmesine de olanak sağlıyor.
Adı Fransızca’da “Kutsal Bakire” veya “Meryem Anamız” anlamına gelen, tarihte dönüm noktası sayılan olaylara tanıklık etmiş, kendi başından da çeşitli badireler geçmiş bir yapı olarak Notre Dame Katedrali burada geçirdiğiniz her saniyenin karşılığını fazlasıyla veriyor. O zaman bu ünlü kiliseyi kısa tarihçesiyle tanımaya başlayalım isterseniz…
Notre Dame Katedrali tarihi aslında yapımından da önce başlıyor diyebilirim. Bugün dev kilisenin bulunduğu yerde önceleri (M.S. 4. YY’da yapıldığı düşünülen) küçük bir Roma şapeli varmış. 1163 yılında şehrin piskoposu Sully’nin hayali olan ve Papa 3. Alexander tarafından da desteklenen kilisenin yapımı başlamış ve bu inşaat yaklaşık 170 yıl sürmüş. Tabii böyle devasa bir yapı için son derece normal.
1334 yılında yapımı tamamlanan ve Gotik mimarinin en güzel örneklerinden biri olan kilise takip eden yıllarda Jeanne D’arc’ın yargılanması, Napolyon’ın taç giyme töreni, De Gaulle’ün cenaze merasimi gibi önemli toplumsal olaylara da ev sahipliği yapmış.Aslında Notre Dame Katedrali Fransız Devrimi sonrasında göz ardı edilmiş, oldukça da tahrip olmuş. Ancak Victor Hugo’nun burayı ülkenin ruhani merkezi olarak görmesi ve bu doğrultuda eski ihtişamını kazandırmaya çalışması sanırım kilisenin başına gelen en iyi şeylerden biri.
Ünlü yazarın Notre Dame de Paris Katedrali’ni merkeze alarak yazdığı ünlü romanının 1831 yılında yayımlanmasından sonra tekrar dikkatleri üzerine çeken yapı 1864 yılında 23 yıl sürecek bir restorasyon sürecine girmiş ve o günden beri de tüm görkemiyle ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor.Yeri gelmişken, katedralin ilk yapımındaki mimarının kim olduğu bilinmiyor ancak 1800’lü yıllardaki restorasyon çalışmalarının başında Eugene Emmanuel Viollet le-Duc yer almış.
Notre Dame Katedrali devasa iç mekanı, ihtişamlı dış cephesi, nefes kesen süslemeleri ve sahip olduğu sanat eserleriyle ziyaretçileri hayal kırıklığına uğratmaktan çok uzak bir zenginliğe sahip.Kilise mimariden sanat eserlerine, ruhani bilimlerden tarihe kadar geniş bir ilgi alanı yelpazesinde ziyaretçilerine farklı tatlar sunuyor.
Notre Dame Katedrali Batı Cephesi, merkezinde yer alan Batı Gül penceresi etrafında şekilleniyor. Bu gül penceresinin merkezinde ise Bakire Meryem ve Çocuk heykelleri yer alıyor.
Batı Cephesi’nin zemini, gül pencerenin altında yer alan üç görkemli taç kapıdan oluşuyor. Göz alıcı güzellikteki bu taç kapıların üzerinde ise Yahudi Krallarının 28 adet heykeli bulunan King’s Gallery’yi görebilirsiniz.
Batı Cephesi’ni oluşturan son parça ise cephenin kuzey ve güneyinde yer alan 69 metre yüksekliğindeki iki kule diyebilirim. Bu kulelerden kuzeydekine 387 basamakla çıkılıyor ve burada katedrali kötü ruhlardan koruduğuna inanan, garip görünümlü yaratık heykelleri (Chiméres veya Gargoyle olarak bilinir) yer alıyor.
Hatta bu kulenin adı da Galerie des Chiméres ve buradan nefes kesici bir Paris manzarası izleyebilirsiniz. Güneydeki kulede ise Notre Dame Katedrali’nin günümüze kadar ulaşan, 13 ton ağırlığındaki tek çanı Emmanuel bulunuyor ancak bu kısım ziyarete açık değil.Kule Külahı Notre Dame Katedrali 1800’lü yıllarda restore edilirken restorasyonun başındaki mimar Viollet le-Duc tarafından tasarlanarak kuleye eklenmiş. Öte yandan kilisenin ihtişamlı Gotik mimarisine de son derece uyumlu.
Notre Dame Katedrali Batı cephesinde bir gülpencereden bahsetmiştim. Katedralin güney ve kuzey cephelerinde de bu görkemli gülpencerelerden birer adet mevcut.13 metre yüksekliğindeki vitraylarla süslü Güney Gülpenceresi’nin ortasında bir İsa tasviri yer alıyor ve Bakire Meryem ve Eski Ahit’ten tasvirler içeren Kuzey Gülpenceresi ise 21 metre yüksekliğinde.
Katedralin Doğu Cephesi’nde yer alan destek kirişleri ise uzaktan bakıldığında boşlukta duruyormuş gibi göründüğü için Uçan Payandalar adıyla anılıyor. Jean Ravy’nin eseri olan payandalar da Notre Dame Katedrali turunda görmeniz gereken yerlerden.Notre Dame Katedrali çeşitli yerlerinde dönemin usta sanatçılarının değerli eserleri de yer alıyor.
Koro mahallinin girişinde bulunan 14.YY’dan kalma “Bakire ve Çocuk Heykeli“nin bir diğer adı da “Notre Dame de Paris“, yani bu heykel kiliseye ismini veren eser.Ana altarın arkasında ise Nicolas Coustou’nun zarif Pieta heykeli yer alıyor. Yan şapellerin duvarlarını süsleyen resimler de Charles Le Brun’a ait. Bunlara “Mayıs” resimleri denmesinin sebebi ise Paris’in esnaflarının her yıl 1 Mayıs’da katedrale bu tabloları teker teker hediye etmesinden kaynaklanıyor.