Haftalardır Diyarbakır’daki annelerin, terör örgütü PKK’nın zulüm ve pençesinden kurtarmaya çalıştığı, “kaçırılan evlatları” için tuttukları nöbet, HDP İl Binası önünde sürüyor. Yürekli annelerin gözyaşları, yüreksiz politikacıların omuzlarına ağır geliyor.
Yasin Börü, Eren Bülbül, Aybüke öğretmen öldürülürken susan, 15 Temmuz’da, PKK’nın yaktığı ormanlar için susan CHP, HDP’ye “direnen anneler” için lâl oldu. 22 yaşındaki oğlu terör örgütü PKK tarafından kaçırılan 83 yaşındaki Hurinaz Nene, “Gitmeyeceğim. Ya evladımı verirler ya da ömrüm yettiğince burada bekleyeceğim” diyerek HDP’ye ve CHP’ye meydan okuyor.
‘Annelerin gözyaşının rengi yok.’ Ama AK Parti’yi eleştirmek söz konusu olduğunda, düşünmeden ağzını doldura doldura etrafa tükürük saçarak konuşanlar, annelerin feryadı Diyarbakır’dan yükselirken; “mahalle baskısı” ile kulağının üzerine yatıyor. Korkmayın; annelere destek olduğunuzda ‘AK Parti Üyesi’ olmuyorsunuz. CHP’liliğinizden bir şey eksilmez! Sadece insan olursunuz. Oğullarını arayan Kürt annelerinin feryatları eninde sonunda hepinizi, CHP’yi de HDP’yi de hizaya getirecektir.
Görevi İstanbul’un sorunları, projeleri olan Ekrem İmamoğlu’nun Diyarbakır’daki arayışları, masum değil. Belediye başkanları için oraya kadar gitmişken; keşke bağrı yanık anneleri de bir görüverseydin. Ancak gidemezsin değil mi; çünkü izin o kadar! Çünkü terör zihniyeti ile işbirliği içindesiniz.
Derviş’e sormuşlar: ‘İnsan nasıl sabreder?’ Demiş ki; “Unutur sabredersin, en güzelidir. Kabul eder sabredersin, en doğrusudur. Vazgeçer sabredersin, en zorudur. Bir de Allah’a havale eder; sabredersin. İşte bu, en yücesidir.” Biz de; Çukur Eylemleri’nde; 793 güvenlik görevlisini şehit edenler ile, 314 sivili katleden PKK’nın uzantısı ile, 4 bin güvenlik görevlisi ve 2 bin sivili yaralayanlar ile, 11 şehrimizi yakıp yıkan, sokaklara 2 bin 307 hendek ve barikat kuranlar ile, 362 binden fazla öğrencinin eğitim hakkını elinden alanlara arka çıkan, destek olan, işbirliği yapan CHP’yi Allah’a havale ediyoruz.
‘Kaz Dağları’ diye kıyameti kopardılar, orada villaları olduğu anlaşılınca; sustular. ‘Orman yangınları’ diye ayağa kalktılar, ormanları yakan PKK çıkınca; sustular. ‘Kadın hakları’ diye şov yaptılar, HDP’nin dağa kaçırdığı çocukların annelerinin feryadına sustular. Yahu; siz “siyasi şov” dışında bir şey bilmez misiniz? Kemal Bey, geçenlerde ‘yeni anayasa’ çağrısında bulunmuştu. 13 yıl boyunca Anayasa Komisyonu Başkanlığı yaptım. “Yeni anayasa” için CHP ile defalarca uzlaşma aradık. Tamamında masayı dağıtan CHP oldu. CHP’nin amacı ‘anayasa’ olsaydı, 16 Nisan Referandumu öncesi katkıda bulunurdu. Tek amaç siyasi şov!
CHP, 27 Mayıs’ın baş aktörü, 28 Şubat’ın arka bahçesi, 27 Nisan’ın destekçisi, 15 Temmuz’un ise avukatı… Darbeyle mücadele ‘sözde değil’ özde olmalıdır. AK Parti olarak bunu başarmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bugüne kadar darbe yapanların yargılanması sürecini, “kurucu üyesi” bulunduğum AK Parti başlattı.
CHP için de net olarak gördük ki; “Taksim’de ağaç olmak, Diyarbakır’da anne olmaktan daha değerliymiş.”
Prof. Dr. Burhan Kuzu
AK Parti Kurucu Üyesi
- - - -